.png)
Ne iş yaparsanız yapın severek yapın sözü boşuna söylenmiş bir söz değil. Hele ki yaptığınız iş, sizin yaşam iş dengesinde bir yerde, yaşamın da bir parçası haline dönüşebiliyorsa değmeyin keyfine.
Peki yapabiliyor muyuz hayır? Peki ne engel? Kocaman bir “kendimiz”.
Günümüz koşullarında, günde ortalama 8 saat işimize ayırdığımızı düşünürsek, aldığımız kararları bir kere daha gözden geçirmemiz gerekebilir. Peki bu 8 saati severek yaptığımız işle doldurursak ne olur? Dünya için kesinlikle güzel bir şey yapmış ve üretmiş olacağımızdan şüphemiz yok. Mutlu bireyler mutlu aile ve mutlu toplumlar demek. Ama hepsinin en başı, önce gaz maskesini kendimize takmakla başlıyor. Ben ne istiyorum, neyi değiştirebilirim, hangi süper güçlerim var, kendimden koyarak neyi nasıl daha güzelleştirebilirim, ben hayatı nasıl deneyimlemek istiyorum ki severek yaptığım işimdeki o güzel deneyimleri, verdiğim servisle, ürünle, küçük dokunuşlarla, jestlerle karşı tarafa yansıtabileyim?
Bir mesaj vermek istiyorsunuz ve o mesajı duruşunuz, stiliniz, verdiğiniz sözler, aldığınız aksiyonlar, tutunduğunuz tavır, detaylardaki güzellik, 5 duyunuzla karşı tarafta oluşturduğunuz hissiyat, yaşanmışlık, kendinizden dokunuşlar, şaşırtma yani tamamen bir deneyim yaratma üzerine kurguladığınızda akıllarda kalıcı olur.
Bazen olayları hatırladığınızda, mekanı zamanı hatırlamazsınız ama ne kadar güzel bir sofra hazırlanmıştı, ne kadar güzel bir müzik çalıyordu dersiniz, size dokunan ve akılda kalan yaşatılan deneyim olur. Bir davete gider, ve o geceyi anımsatacak elinizde güzel bir hediye ile eve dönersiniz, hatıralarınızı canlandıracak en önemli şey o hediyenin sizdeki hayat bulmuş hali olabilir, saklarsınız. Bir mekan tasarlarsınız ve o mekanda geçmişinizden sizi bugünlere getiren bir güç vardır, onu resmetmek onu duvara asmak istersiniz, mekanınıza ruh verir, sizinle özdeşleşir, sizin markanızın yeri olur, ne iseniz onu yansıtırsınız. Dahil olduğunuz projelerde, deneyerek yanılarak içinde deneyimleyerek yer aldığınızda sizden bir parça ve etkileşim olur.
İster kişisel markanızda, ister sunduğunuz ürün ve hizmette; herkes artık şeffaflıktan ve samimiyetten yana. Seçimlerini kendilerinde bırakacak hissiyat ve değere göre yapıyorlar. Tüm bu değerler işin sonunda yaşatılan ve yaşanan deneyimler ile hayat buluyor. Bu markanızın kimliği & mesajı ile başlıyor, stili ile devam ediyor, bütünlük uyum ve detayları ile harmanlanıyor, ve kalbi tam 12’den vuruyor.
Yarattığınız deneyimler ile dünya daha da güzelleşecek!
